Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | in his forties adv. | kırklarında | ||
In his forties and fifties, a man is still a toddler. Kırklı ve ellili yaşlarında, bir adam hâlâ yeni yürümeye başlayan bir çocuktur. More Sentences |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Phrases | ||
Phrases | in his late forties expr. | ellisine merdiven dayamış |
Phrases | in his late forties expr. | kırklı yaşlarının sonunda |
Phrases | in his late forties expr. | kırklarının sonunda |